31 Mayıs 2012 Perşembe

Mersin Ekonomi Platformu Başarılı Olabilirmi ?..Harun Arslan yazdı


Bu başlığa “Nasıl başarılı olur” ve “Başarılı olmalı” başlıklarını da ekleyebiliriz.
İlk kurulduğu zaman MEP in hiçbir şekilde başarılı olamayacağına, formalite olarak kurulduğuna, birçok sivil toplum kuruluşu gibi yalnızca Başkan ve yönetimini öne çıkaran, protokol ziyaretlerinin ötesine geçemeyen ve bol gereksiz demeç verecek olan bir oluşum olacağına inanmıştım.
Aslında bu güne kadar çok da yanılmadım. Protokol ziyaretleri yaptılar, ne için olduğunu şu an da hatırlayamadığım sıradan demeçler verdiler ve sözün kısası kentin bu çok önemli yatırımlarla dolu döneminde ele gelir bir şey başaramadılar.

Şimdi beni ümitlendiren birkaç değişiklik ve olay var;
İlk olarak MESİAD Başkanı değişti. Önceki yönetimin aksine ayağı yere basan önerilerle ortaya çıktı ve Mersin’de belki de ilk kez bir sivil toplum kuruluşu kent dinamiklerini eleştirdi.

ASİAD yeni Başkanı ve yönetimi üstün gayretleriyle kısa zamanda Mersin’e dört Büyükelçi getirdi, önemli iş bağlantıları yaptılar ve özellikle Latin Amerika ülkeleri ile karşılıklı ticareti ve yatırımları geliştirdiler.

Çok önemle işler yapabilecekken bu güne kadar elindeki gücün farkına varıp bunu tam olarak değerlendiremeyen TURAB ın da şimdi yeni bir Başkanı var. Kendisiyle sohbet etme fırsatım oldu. Son derece olumlu, yapıcı ve mantıklı fikirleri olan başarılı bir iş adamı. Merkezi Mersin’de olan önemli kentlerde şubeleri bulunan önemli bir kuruluş.

Başta bu üç yeni Başkan MEP e ilk ivmeyi kazandırabilir.

Yine dengeli, abartısız çalışmaları ile tanıdığım MÜSİAD ve PERDER Başkanları katkı verecektir.

MERYAP ın son zamanlarda çalışmalarını, kente katkı veren etkinliklerini izliyor ve basında haberlerini okuyoruz.

MERSAD Başkanının Mersin’de kişisel olarak da yaptığı önemli sosyal hizmetleri biliyorum.

Yine MODER ses getiren faaliyetlerde bulunuyor.

Mersin Ekonomi Platformu’nu oluşturan 19 sivil toplum kuruluşunun, bazılarının, basında söz edilmediğinden yada herhangi bir duyulan faaliyetleri bulunmadığından yönetimini ve başkanlarını tanımıyor ve çalışmalarını bilmiyoruz.

Bunlara karşılık;
Genç iş adamları derneklerini bu güne kadar yaptıkları ve eski MESİAD benzerliğindeki çok sık ve geniş kapsamlı verdikleri demeçlerle kente ne gibi bir katkı verecekleri ve MEP içerisinde nasıl bir rol oynayacakları konusunda henüz oluşabilmiş bir fikrim yok.
Yine son olarak kendi iç bünyesinde bir anlaşmazlık ve bölünme yaşamış,  GİŞKAD ı anlayabilmiş değilim.

MEP içerisinde uzun zamandır kentteki sivil toplum örgütlerinde bulunmuş fakat maalesef kentin hantal gelişmeyen yapısı ve diğer kenti geliştirmeyen kurum ve kişilerinde etkisiyle kentin gelişememesinde  istemeyerek de olsa katkı vermiş kişiler var. Bunlar MEP içerisinde etkin olurlar ise diğer gelişim isteyenlerinde yapacaklarına engel olacaklardır.

Başta bu üç yeni Başkan lokomotif görevi görmeli oluşum içerisinde bu güne kadar kent içinde bir şey yapamayacakları kanıtlanan kişileri de kazanmaya çalışıp onlarında artık Mersin’i öncelikli görme düşüncesine getirebilmeleri gerek.

Burada MEP yönetiminin dönemsel başkanlık şeklinde olması önemli bir olumlu yön, fakat eğer genel sekreter her dönemde aynı kalır ise bu olumlu değişimin katkısı olmayacaktır. Genel sekreterin durumu ve görevi çok önemlidir. MEP adına yönetimden farklı yapacağı çalışmalar ve açıklamalar olumsuz etki yapacaktır. 
Bundan önce Mersin lobisi olması gerekenlerce, bu görev Adana ile rekabet yapma ve bazı kazanımları almada Adana ile mücadele etme dar kapsamında düşünüldü.

Şimdi durum farklı. Ekonomi Bakanımızın da görüş, katkı ve önderliğiyle artık iki kentin ortak geleceğinin ve menfaatlerinin birlikte olduğu gerçeği anlaşıldı. Adana -  Mersin şimdi “Çukurova Metropolü” olarak düşünülmeye başlandı.
Bu olumlu görüşün sürmesi ve bir süre sonra Adana – Mersin ortak lobisinin oluşması (Çukurova Ekonomi Platformu) çok da imkansız görünmüyor.

Umarım Mersin bu güne kadar hiçbir zaman sahip olamadığı fırsatların farkında olur ve tarihinde en çok bir lobiye ihtiyaç duyulduğu bu dönemde bunun bilincinde olan insanların ortak gücüyle başarır.

Harun Arslan

İl kongreleri öncesi Ak Parti ve CHP'de neler oluyor..Sedat Yılmaz yazdı


CHP'DEKİ KONGRE SÜRECİ
CHP İl Kongresine 10 gün kaldı. Adaylara baktığımızda her biri beni şunlar destekliyor,bunlar destekliyor gibi açıklamalarla karşı karşıyayız. Bilinen tek şey kimin kazanacağının henüz netleşmediği bir kongre süreci olduğudur.
Faruk Akar yoğun bir biçimde çalışıyor. 2. Bölge denilen ilçe başkanların bir kısmı destek kararı aldılar.
Geçtiğimiz günlerde Tevfik Sırrı Gür Lisesi kavurma ve pilav gününde Faruk Akar ile Yenişehir ilçe başkanı Rıza Turan ile birlikte yemek yiyorlardı. Akar bana “fotoğrafın altına Yenişehir Faruk Akar’ı destekliyor de” dedi. Yani anlayacağız her aday destek arama peşinde.Tabi Akar’ın Macit Özcan ile yakınlaşma çabalarını da unutmamak lazım. Sonuçta Macit Özcan’ın işaret edeceği kişi seçimi kazanacak kanımca.
Bora Yorulmaz da 2. Bölgeden destekleyen ilçe başkanları var. Geçtiğimiz günlerde Macit Özcan ile akşam yemeğinde bir araya gelmişler.
Ahmet Yorgun da çalışmalarını sürdürenlerden. Onu da 2. Bölgeden destekleyen ilçe başkanları var.
Peki mevcut başkan bu sürecin neresinde. Aday olup olmayacağı netlik kazanmayan Yılmaz Şanlı henüz “bazı sorunları aşamadım” diyor.İl yönetimi de Şanlı aday olmazsa Mehmet Çiçek’i destekleyeceklerini açıkladılar.
Peki Yılmaz Şanlı’nın süreci bir strateji olabilir mi? Yani Macit Özcan son dakika çıkıp da “Benim adayım Yılmaz Şanlı’dır” diyebilir mi? Neden olmasın? Diğer adayların fazla çalışmalarını engellemeye yönelik bir strateji izlemiş olamazlar mı? Böyle bir duruma da hazırlıklı olunmalı bence..


AK PARTİ'DEKİ KONGRE SÜRECİ
Ak Parti de süreç Mustafa Akgül’ün adaylığını açıklamasıyla canlandı. Hatta basın toplantısında” ben sahaya inince il yönetimi de sahaya inmeye başladı. Bilseydim 6 ay önce aday olurdum ve taban yönetimi daha iyi tanır”gibi bir söylem kullandı. Aslında haksız da değil. Birazdan değineceğim bu konuya. Mustafa Akgül’ün şu anki çalışmaları ses getirmeye başladı. Geceleri delegelerin evlerine konuk olan Akgül buralarda tabana seslenirken , gündüzleri ise Mersin ve yöresindeki STK ile mesleki sınai oda başkanlıkları, demokratik kitle kuruluşlarının başkan ve yöneticilerini ziyaret etmeyi sürdürüyor.
Geçen haftaki basın buluşmasında orada bulunan kişilerden bazılarının  zamanında Ali Er’i destekleyenler olduğunu fark ettim. Ayrıca ilk başlarda aday olacağı söylenen ve il yönetimde görevli Ömer Baykam da Akgül’ü destekleyenlerden.
Mustafa Akgül oldukça hızlı çalışıyor, iddiasını da taşıyan bir kongre süreci izliyor.

Peki mevcut başkan Mekin Merter Salt’a gelince kongre sürecine “Başbakan rica etti.Tekrar aday olacağım”diyerek başladı. Ama sahada kendisini pek göremedik. Yani halk toplantılarında olsun, tabana seslenecek çalışmalarda göremedik. Aslında yukarıda da değindiğim gibi; Akgül’ün “bilseydim 6 ay önce aday olurdum” demesi bu yüzdendi.Salt ve yönetimini daha önce açılışlarda yada bakan geldiğinde görebiliyorduk.Son zamanlarda halk toplantılarına onların da başladığını görüyoruz.
Başkan Salt yazıyı yazdığım şu anda bir radyoda konuşuyor. Ancak bu tür konuşmalarda ne gibi çalışmalar yaptığını öğreniyoruz.”Yerel seçimlere hazırız” diyor.Ama ne gibi hazırlıkları var onu söylemiyor.Aslında il kongresi öncesi yerel seçim çalışmalarını anlatsa daha iyi olmaz mıydı?Uzun bir süredir de basınla bir araya gelmedi.Keşke her ay basınla bir araya gelse ve çalışmalarını anlatsa daha iyi olmaz mıydı?
Akparti için yerel seçimler özellikle Mersin çok önemli.Hedef başta büyükşehir olmak üzere tüm belediyeler. Bu yapılacak kongrenin önemini arttırıyor.Mevcut yönetim yerel seçimlerde başarılı sağlar mı?Bilmiyorum.Şimdiden başarılı olur yada olmaz  diyemiyorum. 
Kongrede başka aday olur mu? Neden olmasın siyasette her şey her an olabilir.Peki taze kana ihtiyaç varmı? Aslında lazım.Son 20 günde sahalara iniliyorsa kesinlikle taze kana ihtiyaç var.Sadece Akdeniz Oyunlarını anlatarak seçimleri kazanamazsınız.Tüm çalışmalar belli periyodlar halinde herkesle paylaşılmalı.Bunlar şu ana kadar yapılabilseydi ihtiyaç yok derdim ama şu anda sanki var gibi…

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Gelin Bir Muhasebe Yapalım,Önce Bir Aynaya Bakalım…Mehmet Tekkanat yazdı..


Yıllardır yazılar yazıyorum.

Kendimce; çürümüşlüklere, haksızlıklar vurgu yapmaya çalışıyorum.

Yaşamım boyunca kişisel bir kavgam olmadı.

Beni saldırgan, kavgacı, dili sivri ve her şeye muhalif olarak bilirler.

Oysa ben; yalnızca yanlışa muhalifim.

Yazdığım yazılara, yazılarımda sorduğum sorulara, yanıt vermesi gerekenler sus pus.

Daha da ilginci; dünden bugüne Mersin tiyatro camiasında yaşananları, olayları ve bu camianın içindeki çürümüş beyinlerin çokluğunu bilen dostlarım yazılarıma yanıt verdiler.

Yanıt demeyelim de; bu yazıların gereksiz ve yersiz olduğunu söyleyerek, fosilleşmiş taşları yerinden oynatmamam gerektiğini vurguladılar.

Altından neler çıkacağını çok iyi biliyorlar çünkü.

Bunların ve bu camianın düzelmeyeceğini, boşu boşuna düşman edineceğimi, hatta başımı belaya sokacağımı anlatmaya çalıştılar.

Duyarlı dostlara teşekkür ederim.

Bana düşmanlık besleyen, yoluma taş koymak, ayağımı kaydırmak için fırsat kollayanları çok iyi biliyorum zaten.

Bu çürümüşlük içindekilerin beni sevmelerini zaten istemem.

Düşmanlık beslemeleri ve yoluma taş koyacakları konusuna gelince;

Bugüne kadar ellerinden gelen gelmeyen ne varsa yapıldı, yapılacak zaten.

Ben hepsine göğüs gerdim, alt ettim.

Yine alt ederim.

Başa çıkamazsam da sorun yok.

Şimdiye kadar birçok taşı kaldırıp, gerçek kokuların ortaya çıkmasını sağladıysam, bundan sonra da gerçeklerin ortaya çıkmasına gayret edeceğim.

Tarih, her şeyi ortaya çıkaracak zaten.

Ben de tarihe not düşmüş olurum.

Zamanla her şey gün yüzüne çıkar.

Benim hatalarım ve yanlışlarım da elbette.

Bilerek ya da bilmeyerek yaptığım hatalarım olmuşsa, hesabını veririm.

FAKAAAT…

Tehditle bir yere varacaklar için söylüyorum.

HİÇ DENEMEYİN, TERS TEPER.

Benim kişilerle hiçbir derdim olmadı, yapılan işler ve haksızlıklarla uğraşıyorum ben.

NEDEN?

Nedeni çok basit.

Yıllarca yaşadığım, şahit olduğum ikiyüzlülüklere…

Bilgisizliklere…

Bilgisiz bu insanların Mersin halkını kandırarak, gençlerin önlerinde set olmalarına…

Ve buna benzer birçok şeyden bıktığım için…

Bizlerden sonra gelecek nesile güzel, temiz, etik değerleri yüksek bir Mersin bırakmak için…

ŞİMDİYE KADAR NEDEN SUSTUM DA, ŞİMDİ YAZMAYA BAŞLADIM?

Aslında susmadım.

Hep konuşuyor, söylüyor ve yazıyordum.

Ama belli bir düzeye gelmemişseniz, sözünüz sinek vızıltısı gibi gelir insanlara.

Değeri yoktur.

Dinletemezsiniz.

Çıraklık ve kalfalık döneminde, sadece izler, dinler, gözlem yapar, biriktirirsiniz.

Ustalık döneminizde ise eyleme geçer, birikimlerinizi paylaşırsınız.

O ZAMAN SÖZÜN BİR DEĞERİ OLUR.

YETERLİ YETKİNLİĞE ULAŞMAMIŞSANIZ, HAKLI DA OLSANIZ SİZİ CİDDİYE ALMAZLAR.

Üstelik benim kimsenin kişiliğiyle ilgili bir derdim yok.

Çünkü o oluşmuş kişilikleri değiştirme gücüm ve hakkım yok.

Ben yapılan, gördüğüm, yanlış bulduğum, olmamasını istediğim şeyleri yazıp anlatarak, gençlere yol haritası çizmelerinde yardımcı olmaya çalışıyorum.



ŞİMDİYE KADAR YÜZLERCE GENCE YARDIMCI OLDUĞUM GİBİ.

ŞİMDİ MERSİNLİ ONLARCA GENÇ, SANAT ALANINDA, GÜZEL YERLERE GELİP, GÜZEL ÜRETİMLER YAPABİLİYORSA…

BU ÇABALARIN SONUCUDUR.

GELİN KİŞİSEL KAVGALARIN YERİNE HEP BİRLİKTE, YA DA TEK TEK AYNAYA BAKALIM…

OTURUP BİR MUHASEBE YAPALIM…

VE HATALARDAN ARINARAK, GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇALIM.

25 bin kişilik Yenişehir stadyumu Akdeniz Oyunlarına yetişecek


25.000 kişilik Yenişehir Stadı, aynı zamanda 2013 Mersin Akdeniz Oyunları’ nın açılış ve kapanış törenlerine de ev sahipliği yapacak.


Uzunlar İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Numan Uzun, Türk Telekom Arena Stadı’nın inşaatında ortaklar arasında yer aldıklarını hatırlatarak, “Biz inşaat sektörünün önde gelen firmaları arasındayız. Bilgi ve birikimimiz Türk Telekom Arena’da gösterdik. Şu anda Mersin Yenişehir Stadı’nı yapıyoruz. Bir yıl gibi kısa sürede tamamlanacak stadın inşaatın tüm aşamasında başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel ve yöneticilerimiz bize her zaman destek oluyor. Bizde taahhüt edilen sürede bu stadı olimpiyatlara yetiştireceğiz.” diye konuştu.


STADIN YAPIMI İNTERNETTEN TAKİP EDİLEBECEK

Öte yandan Mersin Yenişehir Stadı’nın yapımı ile ilgili tüm bilgiler Türk Telekom Arenanın yapımında da olduğu gibi, www.mersinolimpiyatstadi.com adresinden takip edilebilecek. Sitede ayrıca, inşaat alanı kameralar aracılığı ile 24 saat canlı olarak izlenebilecektir. Sitede ziyaretçilerin görüşlerini ve önerilerini paylaşabileceği forum bölümü de yer almaktadır.





28 Mayıs 2012 Pazartesi

Mersin'de en başarılı ilçe belediyesi Mezitli Belediyesi oldu


 6 ayda bir periyodik olarak düzenlenen Türkiye'nin 16 Büyükşehir ve 15 ilçe belediye başkanlarının performanslarının araştırıldığı ANDY-AR'ın yeni araştırması yayınlandı.
31 ilde toplam 386 noktada gerçekleştirilen araştırmanın yüzde 25’i, kır özelliği taşımakta olan ilçe ve köy merkezlerinde yapıldı.
Saha çalışması 2 Nisan- 20 Mayıs 2012 tarihleri arasında tamamlanan araştırmaya göre Mersin'de %47.2 ile Mezitli Belediyesi olurken onu %46.8 ile Yenişehir Belediyesi takip etti.

3. sırada Tarsus belediyesini görüyoruz.4. sırada ise Mut Belediyesi başkan Murat Orhan'la %41.1 ile büyük bir başarıya imza attı.Onu Akdeniz Belediyesi %40.4 ile takip etti.





En başarılı büyükşehir sıralamasında ise Mersin Büyükşehir Belediyesi %39.7 ile 13. sırada yer aldı

MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akkurt "Sporda da güzel şeyler oluyor."


Türkiye'nin 2023 kalkınma hedeflerinin yakalanmasında lokomotif görevini üstlenmede öne çıkan Çukurova Bölgesi'nde, sporda da güzel şeyler oluyor. 2013 Akdeniz Oyunları'nın Mersin'de olmasına rağmen komşu il Adana'nın organizasyonlarda, destek vermesi bunun en güzel örneklerinden biri.

MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akkurt, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, MESİAD olarak kardeş il takımlarından biri olan, Adanaspor Futbol Takımı'nın Süper Lige çıkmasını cani gönülden desteklediklerini anımsattı. Adanaspor futbolcuları final maçının büyük bir bölümünde 10 kişi oynamak zorunda kalmalarına rağmen vermiş oldukları mücadele takdire şayan olduğunu kaydeden Akkurt, "Öncelikle bu uzun maratonda göstermiş oldukları başarılarından dolayı tüm teknik heyeti ve futbolcuları kutluyoruz. İnancımız şudur ki; eğer Adanaspor, bu heyecanını ve birlikteliğini korur ise, önümüzdeki sezon mutlaka Süper Lige yükselir" dedi.

Akkurt, yine kardeş il takımlarından olan Adana Demirspor Futbol Takımının Bank Asya 1.Lige çıkmak için vermiş olduğu mücadelede finale kalma başarısını kutlayarak, final mücadelesinde başarıları dileklerini iletti. Akkurt, Adana Demirspor'un finalde karşısındaki ekibi yenerek özlemini çektiği Bank Asya 1. Ligine çıkacağı inancının tam olduğunu söyleyerek, manevi desteklerini bildirdi.

Çukurova Bölgesi'nde sporda güzel şeyler olduğunun yeniden altını çizen Akkurt, Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri olan Tarsus ilçesinin Futbol Takımı, Tarsus İdmanyurdu'nun 3. Ligden 2. Lige yükselmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti. Akkurt, "Tarsus İdmanyurdu'nun 2. Lige yükselmesinde emeği geçen, başta Kulüp Başkanı, Teknik Heyet, futbolcular ve taraftarları cani gönülden kutluyor, 2.Ligde başarılar diliyoruz" dedi.

Akkurt, önümüzdeki sezonda da Tarsus İdmanyurdu'nun aynı başarıyı göstererek Bank Asya 1.Ligine yükseleceklerine inançlarının tam olduğunu belirtti.

Öte yandan Süper Ligde başarılı bir grafik çizerek Ligi tamamlayan Mersin İdmanyurdu Futbol Takımının, yeni sezona hazırlıklarını yakından izlediklerini belirten Akkurt, yeni sezonda Mersin İdmanyurdu Takımının, yapmış olduğu ve yapmayı düşündüğü transferlerle daha başarılı bir grafik çizeceğinin sinyallerini aldıklarını ifade etti.

Akkurt, "Çukurova Bölgesi Futbol Takımlarının bu başarılarının yanı sıra, basketbol, voleybol, hentbol ve diğer spor dallarındaki başarılarının, bölgemiz, il ve ilçelerinin ulusal ve uluslar arası arenada adının geçmesi reklamımız adına çok önemli olduğunu, bölgemizde ki Sektörel ve Ekonomik Kalkınmanın sporu da tetiklediğini belirten Akkurt, tüm bölge takımlarımızın başarısını kutluyor ve destekliyoruz" dedi.

Mersin ve Adana illerindeki sportif faaliyetlerin, her iki ilin her alanda kaynaşmasına vesile olması fırsatı yarattığını söyleyen Akkurt şunları söyledi:
"Bölge, milletvekillerimiz, kamu kurum ve kuruluşlarımız, belediyelerimiz, üniversitelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, iş insanlarımız, halkımız ve basınımızın kenetlenerek birlikte Metropol bir Kent olarak geleceğe bakması, illerimiz, bölgemiz ve ülkemizin geleceği adına çok önemlidir."

Akkurt, MESİAD olarak tüm Bölge Takımlarının yanlarında olduklarını sözlerine ekledi.

Gürsoy"Yeni Plan Bölgenin Anayasası Olacaktır"


Mersin GİAD Başkanı Gürsoy, kentte yaşanan sıkıntıları ve Çevre Düzeni Planı'nı değerlendirdi.Gürsoy, Mersin'in en önemli sorunlarının imarlı arsa sıkıntısı ve kentsel dönüşüm olduğunu ifade etti.Mersin'deki en önemli sıkıntının, yatırımcının kullanacağı büyük imarlı arsa bulunmaması olduğunu kaydeden Gürsoy, bölgeye gelen yatırımcıya arsa ihtiyacını karşılayamadıklarını belirtti.Gürsoy bunun Mersin’de çok büyük bir sıkıntı yarattığını sözlerine ekledi ve Belediye ile ortak çalışılması gerektiğinin altını çizdi.
Mersin'in 1/100.000'lik Çevre Düzeni Planı'nın artık Adana ile birlikte yapılacağına işaret eden Gürsoy, bu planın yatırımlarda bölgenin anayasası olacağına dikkat çekerek” tüm STK’larında bunun içinde olması gerektiğini sözlerine ekledi.buna hep beraber müdahil olunması gerektiğini vurguladı. Bölgenin Adana-Mersin-Antakya olarak planlaması gerektiğinin de altını çizen Gürsoy, 1/100.000'lik plana Antakya'nın da dahil edilmesinin atılacak en doğru adım olacağını vurgulayarak, "Çünkü kalkınma gelecekte bu çanakta yer alacağı için artık olaya  kentsel değil bölgesel bakmak ve  düşünmek lazım" ifadesini kullandı.
Gürsoy, kent girişlerinin son birkaç yıldır sürekli konuşulduğunu, Çamlıbel'de yaşanan sorunun da 4-5 yıldır dile getirildiğini ama bir şeyler yapılmadığına dikkat çekti ve  "Ne yazık ki, buralarda bir şey yapılmıyor. Belediyelerimizden buralara dönüp bakmalarını bekliyoruz. Kent girişleri ve ticaretin zayıfladığı, kentin eskiden beri kalbinin attığı, unutmamamız gereken yerler var, Çamlıbel gibi. Buralara da bakmak gerekir.
TOKİ'nin başlattığı ve geliştirmeye çalıştığı önemli bir proje olan  Kentsel dönüşümün de Mersin’in önemli bir sorun olduğunu ve  sadece kentin doğu girişi olarak bakmamak gerektiğini de savunan Gürsoy, Eğriçam ve Bahçe Mahalleleri gibi kent merkezinde de bazı aksak yerler olduğunu dile getirdi.

Bahar konseri büyüledi


Mersin Makina Mühendisleri Odası’ nın katkılarıyla gerçekleştirilen Mersin Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Bahar Konseri izleyicileri büyüledi.

Günler öncesinden konseri bekleyen Mersinliler geceye büyük ilgi gösterdiler. Şef Fatih ORAL yönetiminde sahneye çıkan devlet korosu ses ve saz sanatçıları ilk bölümde Acemaşiran makamında eserler icra ettiler.

Konserin ikinci bölümünde yine Mersin Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ses sanatçılarından Şule HİZMETLİ ve Aşkın GÜNAY sahne aldılar. Seyirciler zaman zaman eşlik ettiği birbirinden güzel şarkılarla hoşça vakit geçirdiler.

Konsere gelen izleyiciler Mersin’ de böyle bir sanat kurumunun olmasından duydukları memnuniyeti dile getirirken, Devlet Korosu konserlerinin ücretsiz olmasından dolayı teşekkürlerini ilettiler.

Konserin solistlerinden ve aynı zamanda Devlet Korosu Müdürü Aşkın GÜNAY ise “Bir sanat kurumu olarak Sivil Toplum Kuruluşları ve resmi kurumlarla işbirliği içersinde olmanın şehrimize sinerji kattığını düşünüyorum” diyerek, Mersin’ li izleyicilerin Devlet Korosuna gösterdiği ilgiden dolayı teşekkürlerini sundu..




















Chp-Belediye Seçimlerine Nasıl Hazırlanmalıdır?.. Ahmet Akın yazdı



I-YEREL YÖNETİMLERİN ÖNEMİ:
Türkiye’de yaşanan kentleşme süreci içinde bir yandan kentlerin ölçeğini, diğer yandan kentlerin biçimini belirleyen süreçler değişmiştir. Kentsel nüfusumuz her yıl büyük bir hızla artmakta, artan nüfus ile birlikte, içme suyu ve kanalizasyon, insan ve çevre sağlığını koruma, toplu taşımacılık, konut ve kentsel gelişim-dönüşüm gibi temel hizmetlere olan talepte de belirgin bir artış görülmektedir. Nüfus artışının yanı sıra, yaşam standartlarındaki artışla birlikte kentsel hizmetlere olan talepte çeşitlenme ve farklılaşma ortaya çıkmaktadır.
İnsanlar, yaşamlarının her saniyesinde belediye hizmetleriyle karşı karşıyadırlar. Gece yatağımızda yatarken bile, yangın, deprem, su baskını afetlerine karşı yerel yönetimlerin hazır olarak beklediğinin güvencesi içinde olduğumuzu düşünerek yatarız. Zaten, yerel yönetimlerin varlık nedeni, kent halkıdır. Kent halkının ortak gereksinimlerinin karşılanmasına, ekonomik ve kültürel zenginliğine ve refahına ilişkin geniş kapsamlı sorumluluk alanında yerel yönetimler, iç içe geçmiş ikili bir yapıda faaliyet gösterirler: İlk olarak, işleyişlerinde insan haklarını, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkelerini yaşama geçiren özerk ve demokratik yönetim birimleri olmanın gereklerini yerine getirmeye çalışırlar. İkinci olarak da, hizmete dönük olmanın zorunlu kıldığı, yerel hizmetlerin sağlanmasında insan gücünün ve mali kaynakların daha etkin ve verimli bir biçimde kullanılmasına çalışırlar. 
Toplumlar, gün geçtikçe karşılarına daha da karmaşıklaşarak çıkan, uluslararası yarışta bir yer alabilmek, yeni enerji kaynakları ve istihdam alanları yaratmak, açları doyurmak, halkın satın alma gücünü yükseltmek, eğitim, sağlık, kültür, sanat ve spordaki sorunlarla başa çıkmak için güçlü donanımlara gereksinim duymaktadırlar. Toplumların tüm bu zorluklara karşı yaptıkları en önemli ve yaratıcı icatlardan biri de organizasyonlardır. Organizasyonların daha iyi çalıştıkları toplumlar, sözü geçen zorluklara o denli iyi tepkiler verirler. İşte tam bu noktada, dünyadaki yönetim sisteminin ve yerel demokrasinin gelişmesinde önemli bir yeri olan Belediye örgütlenmeleri şeklinde oluşan organizasyonlardaki yenileşme ve yönetim kültürünün varlığı, kent halkını doğrudan ilgilendirmektedir.
II-TEMEL İLKELER:
*Bütün önceliği hizmete vermek, halkın istek ve beklentilerini anlayıp, eldeki olanakları en etkin biçimde kullanarak onları tatmin etmek, iş düzenini ve çalışma sistemini bu amacın gereklerine göre kurmuş olmak, “halk efendimizdir” diyebilen bir ilkeye göre çalışmak.
*Yalnızca kendine dönük, durmadan kendini besleyen, kamu kaynaklarını çarçur eden, eşi dostu kollayıp geniş kitlelere kötü hizmet veren yönetim anlayışı değişmelidir.
*Tüm yerel yöneticiler, belediye hizmetlerinin kentin her yerinde, aynı standartta ve kesintisiz olarak sağlanmasını ve kent halkının tamamının bu hizmetlerden yararlanma hakkına sahip olduğunu kabul ederek göreve başlamalıdırlar.
*Yerel yönetimlerde dinamik, etkili ve yeni bir yönetim anlayışının ortaya konulması ve bu alanda daha yaratıcı, esnek ve insana yönelik hizmet ve tekniklerin geliştirilmesi sağlanmalıdır.
*Yerel yönetimler, çalışan insanların, yetenek, kararlılık ve heyecanlarının köreltildiği yerler olmamalıdır. Kim ne derse desin, hizmet sunumu sonunda insan kaynağına dayanmaktadır.
*Yerel yönetimlerde karar alma süreçlerinde şeffaflık sağlanmalı, sorumluluk ve hesap verme ve sorma mekanizmaları mali, ekonomik ve siyasal boyutları içerecek bütünsel bir anlayışla güçlendirilmelidir. Yazılı ve sözlü, ulusal ve yerel basınla ilişkiler kuvvetlendirilmelidir.
*Yerel yöneticiler için sağlıklı bir çevre politikası oluşturma ve uygulamasının temel koşulu bu konuda gösterecekleri kararlılık olmalıdır.
*Eğitim, sağlık, kültür ve sanat çalışmaları için belediye bütçelerinden ayrılan ödenekler hızla artırılmalı, belediye yönetimleri yurt dışındaki yerel yönetim hizmetlerini sürekli izlemeli ve kent için yararlı olabilecek yeni projeler üretmelidir.
*Belediye başkanlarının yönetim anlayışı ve yatırım tercihleri evrensel sosyal demokrasi ilkeleri ile uyumlu olmalıdır.
*Büyük projelerin kentte büyük rantlar yaratması söz konusudur. Bu rantların nasıl dağılacağı, projenin finansmanını kolaylaştırmak için nasıl kullanılacağı gibi konularda alınan kararlar, gerek kent halkında ve gerekse yerel siyasal çevrelerde kuşku ile bakılan ve tartışılan konular olmamalıdır. Büyük projeler, çoğu kez belediye başkanları açısından birer “prestij projesi” niteliği taşımakta ve başkanlar, isimlerinin kalıcılığını büyük ölçüde bu tür projelerin gerçekleştirilmesinde bulmaktadırlar.
III-ÖNCELİKLİ OLARAK YAPILMASI GEREKENLER:
1)İLÇE ÖRGÜTLERİYLE PARTİ ÜYELERİYLE ve HALKLA OLAN İLETİŞİMİN   KUVVETLENDİRİLMESİ:
Seçimlerde ulaşamadığın, görüşemediğin seçmen senden değildir. Yıllarca, halkla CHP arasına örülen yüksek duvarlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı ile birlikte yavaş yavaş yıkılmaya başladı. CHP’liler partisine kavuşmanın çoşkusunu yaşıyor. Üye olmak istiyor, görev almak istiyor. Küçük olsun benim olsun anlayışı içinde yıllardır parti yönetimlerinde görev alan ve çıkar için siyaset yapanlardan partiyi temizlemek istiyor.
İlçe yönetimleri öncelikli olarak tüm üyelerine mektup, e-posta ve SMS yoluyla ulaşabilecek iletişim bilgilerini noksansız olarak tamamlamalıdır. Mahallelerdeki üye listeleri iletişim bilgileri ile birlikte her mahalle üyesine bir kitapçık halinde dağıtılmalı ve “İşte bunlar senin yoldaşların, işte bunlar senin ailen” söylemiyle, parti üyeleri arasındaki aidiyet duygusu pekiştirilmelidir. Hafta sonlarına denk getirmek suretiyle, her hafta bir mahallede gündemi ve konuşmacıları önceden belirlenmiş toplantılar düzenlenmeli, bu toplantılarda sadece siyaset konuşulmamalı, bu birliktelikten yararlanarak parti üyelerinin diğer sorunlarına da sahip çıkılmalı, üyeler arasında dayanışma ve sevgi duyguları geliştirilmelidir. Mahalle sorumluları aktif olarak görev yapmalı, partiye üyelik konusunda gençler ve kadınlar teşvik edilmelidir. Belki de, böyle bir mahalle toplantısına, kısa süreli de olsa Genel Başkan’ın sürpriz bir şekilde katılması sağlanmalıdır. Tüm mahalle toplantıları sonunda, ilçedeki tüm üyelerle, demokrasi şölenine dönüştürülecek genel bir etkinlik düzenlenmelidir.
2) KADINLAR ve GENÇLER HALKLA İLİŞKİLERDE DAİMA ÖN PLANDA OLMALIDIR:
Kadınlar ve gençler için sadece kota uygulaması yeterli değildir. Bu kadroları seçimlerden önce ve seçimlerde etkili bir şekilde kullanma zorunluluğu vardır. Onları yetkilendirmeli ve onlara güvenerek çalışmalarına destek verilmelidir.
3) CHP’li BÜYÜKŞEHİR, İL ve İLÇE BELEDİYE BAŞKANLARI BELİRLİ DÖNEMLERDE GENEL MERKEZE BRİFİNG VERMELİDİR:
Seçilen belediye başkanlarını görev süresi içinde kendi haline bırakmak, zaman zaman telafisi olanaksız sonuçlar doğurmaktadır. Belediye başkanlarından, belirli dönemlerde brifing alınmalı, neyi, nasıl yaptığı ve gelecekte neler yapacağı soruları sorulmalıdır. Hedefler, projeler ve kadrolar sorgulanabilmelidir. 1999, 2004 ve 2009 yıllarında yapılan yerel seçimleri göz önüne aldığımızda, belediye başkan adaylarını önce Genel Başkan’ın seçtiğini, daha sonra da halkın onayladığını görürüz. Onlar, CHP’nin adayı oldukları için seçimleri kazanmışlardır ve CHP’nin kültürüne, yerel yönetim anlayışına, ilke ve devrimlerine göre hareket etmek zorundadırlar.  
Yerel seçimlere iki yıldan az bir süre kaldığını düşünecek olursak, başta büyükşehirler olmak üzere diğer iller ve büyük ilçelerde kamuoyu yoklamaları yapılmalı ve mevcut belediye başkanlarının performansı ve oy potansiyeli ölçülmelidir. Çünkü, bugün çıkacak sonuçlarla seçimlerde çıkacak sonuçlar arasında önemli bir farklılık olmayacaktır. Başarısı düşük ve yeniden seçim kazanma şansı zayıf olan başkanlarla yolların ayrıldığı, bugünden kendisine hissettirilmelidir.
4)  İL BAŞKANLIKLARI TEMSİL ve KOORDİNASYON GÖREVİNİ ÜSTLENMELİ, STRATEJİ  ve PROGRAMLARIYLA BELDE ve İLÇE YÖNETİMLERİNİ YÖNLENDİRMELİDİR:
İl Başkanlıkları ilçe yönetimlerine verilen görevlerin zamanında ve istenilen bir şekilde yapılıp yapılmadığı denetlemeli ve objektif bir şekilde  raporlanmalıdır. İlin sorunları hakkında donanımlı olmalı, seçmende güven uyandırılmalıdır. İl Başkanları, CHP’nin kurumsal kimliğinin ağırlığını tüm platformlarda ortaya koymalıdır. Partinin ideolojisini ve programını halka, etkin bir şekilde sunabilmelidir.
5) BELEDİYE BAŞKANLARI HALKLA İLİŞKİLERDE SICAK TEMAS SAĞLAMALI, İMAJ, TANITIM ve YAPILAN HİZMETLERİN SUNUMU KONULARINDA PROFESYONEL DESTEK ALMALIDIR:
Belediye başkanları, kapım herkese açık diyerek, bir şekil şartını yerine getirmekten çok, gerçekten gönlünün ve yüreğinin kapısını vatandaşa açabilmeli, onların sorunlarını dert edinerek çözüm üretebilmelidir.
İnsanlarla göz göze gelebilmek, elini sıkmak ve onun değerli olduğunu hissettirebilmek çok önemlidir. Bürokratik işlemleri ve toplantıları bahane ederek halkın içine karışmaya ve halka dönük çalışmaya zaman bulamadığını söyleyebilen bir belediye başkanı ile yollar derhal ayrılmalıdır. Lüks lokantalarda zaman geçirmekten çok, halkın sofrasına misafir olmayı becerebilmek gerekir.
IV- MERSİN “ÖZEL” DEĞERLENDİRMESİ:
Dört merkez ilçe ve dokuz diğer ilçeler olmak üzere toplam on üç ilçeden oluşan Mersin İlinde 12 Haziran 2011 Milletvekili Seçimlerinde CHP 309.780 oyla, oyların %31,30’unu almıştır. Bu oran çok önemli bir orandır. MHP oylarının önemli bir kısmının AKP’ye kaydığını düşünecek olursak, yerel seçimler CHP’yi umutlandırmakta ve favori parti konumuna getirmektedir. Elbette, genel seçimlerle yerel seçimleri birbirine karıştırmamak gerekiyor. Mersin İlinin tamamının Büyükşehir için oy kullanacağı varsayımından hareket edecek olursak, CHP’nin iki önemli avantajı olduğunu görürüz. Bunlardan birincisi, CHP’nin yerel seçimlere daha yatkın bir parti konumunda olmasıdır. İkincisi ise, CHP’nin Tarsus ve Silifke gibi büyük ilçelerde hala gerçek potansiyeline ulaşamamış ve yerel seçimlerde, 2011 seçimlerinden daha fazla oy alabilme gücünün olduğudur. 
MHP’nin yerel seçimlere toparlanarak girmesi ve 2011 seçimlerindeki dağınık yapısından uzaklaşması, özellikle, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimindeki rekabeti daha da artıracaktır. AKP ve MHP’nin birbirlerine yakın oranda oy alması, CHP’nin hanesine avantaj olarak yazılacaktır. CHP, gerek Büyükşehir ve gerekse Yenişehir, Akdeniz ve Mezitli ilçelerinin favori partisidir. Toroslar İlçesinde de plase konumdadır. CHP’li seçmenin büyük çoğunluğu parti için oy kullanmaktadır. Ancak, parti oyları Belediye Başkanlığı seçimleri için bazen yetmeyebilir. Bu bakımdan, başkan adaylarının konumunun önemi de her geçen seçimde daha da artmaktadır.
Bugün itibariyle CHP’nin Mersin’deki avantajını koruyabilmesi için, kaynakların daha verimli kullanılması, dar bir kadroyla çalışmak yerine katılımcı bir anlayışın yaşama geçirilmesi, bazı müteahhitlerin belediye yönetimi ile özdeşleşmesinin yanlışlığının bilincinde olunması, halka dönük politikalara daha fazla ağırlık verilmesi, sosyal belediyecilik hizmetlerinde süreklilik sağlanması ve kente marka değeri kazandıracak projelere daha çok kafa yorulması gerekiyor.
Belediye seçimleri için CHP’nin genel görüşü bellidir. Halkın istediği adaylarla seçime gidilecektir. Burada, şu sorunun yanıtı çok önemlidir: “Halkın istediği adaylar nasıl belirlenecektir?” Bu sorudan şöyle bir sonuç çıkarılmamalıdır. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi tüm adaylar merkezden belirlenecektir. Elbette, parti üyelerinin ya da delegelerin görüşü bir şekilde alınmalıdır. CHP’nin Mersin İlinde (35.000) civarında üyesi vardır. Ancak, CHP’nin 2011 seçimlerinde aldığı oy (310.000) dir. Demek ki, CHP, parti üyesi olmayan (275.000) CHP sevdalısının da oyunu almıştır. Bu bakımdan sadece, CHP üyeleri ya da delegeleri ile yapılacak aday tercihi partiyi çok daha farklı yerlere götürebilir. Bu şekilde belirlenecek bir aday (275.000) seçmenin çoğunluğu tarafından benimsenmeyebilir. Demek ki, parti üyesi olmayan seçmenlerin tercihi seçim sonucunu belirlemektedir.
Halkın istediği aday kimdir sorusunun yanıtını öğrenmenin en pratik ve etkin yolu kamuoyu yoklamalarıdır. Bu adaylar öncelikle, partinin ilkelerine, devrimci ve yenilikçi çağdaş anlayışına uygun adaylar olmalıdır. Projeleriyle, kadrosu ve inandırıcılığıyla halka güven vermelidir. Bunlarla da yetinmeyip, sivil toplum örgütlerinin, gönüllü kuruluşların, derneklerin, sendikaların ve odaların kitlesel destek ölçüleri de değerlendirilmelidir. 
V-SONUÇ:
Madem ki, yerel seçimler genel iktidara sıçrama tahtasıdır deniyor, o zaman, yerel seçimlerde başarı peşinde koşmak isteyen CHP, yukarıda temel ilkelerini ortaya koyduğumuz bir anlayışla yerel seçimlere hazırlanmalıdır. 12 Haziran 2011 seçimlerinde olduğu gibi sadece Genel Başkan’ın üstün performansının arkasına sığınarak seçim kampanyası dönemini geçiştirmeye çalışmak niyetinde olan örgütler, şimdiden yerlerini çalışacak örgütlere bırakmalıdırlar.  
İnsana, halka hizmetin, bireysel ve kurumsal çıkarlara hizmetten çok daha üstün bir değer olduğunu bilerek, kent halkına saygı, nezaket, ilgi, sevecenlik ve coşku ile hizmet edebilecek adaylara yer verilmelidir. Bu adaylar, kendilerini sürekli geliştirmeyi, geleceğe hazırlamayı, yenilikler ve ortaya çıkması muhtemel sorunlar konusunda bilgilenme sorumluluğunu kişisel bir görev olarak görmelidirler.
Belediye başkan adayları, yerel görev ve hizmetleri yerine getirirken, toplum vicdanında en küçük bir kuşku yaratabilecek usulsüzlüklere asla yönelmemeyi; hizmetlerin görülmesi, gördürülmesi ve dağıtımında, hizmetin gerekleri dışında, hiçbir düşünce ve etki altında kalmamayı ve ancak bu yollarla halkın saygısını, güvenini ve desteğini sağlayabileceklerini kabullenmelidirler.

Yeminli Mali Müşavir Ahmet Akın

Akgül"Bilseydim 6 ay önce aday olurdum"


Akgül, kendisinin adaylığını açıklamasından 20 gün geçtiğini ve adaylığı ile bilikte il yönetminin sahaya indiğini ve halkla iç içe olduğunu belirterek"Ben aday olana kadar bişey yapmadılar. Çünkü parti tabanını tanımıyorlardı.Ben aday olduktan sonra çalışmaya başladılar.Keşke 6 ay önce aday olsaydım da tabanı daha iyi tanımış olacaklardı"şeklinde konuştu.Akgül" Genel merkezin belirlediği bir aday yok. Varsa belgesini göstersinler. Birçok ilde kongrelerde farklı adaylar yarıştı.Mersin'de de böyle olacak"dedi.

Akgül konuşmasını şöyle sürdürdü:
5 Mayıs 2012 günü MERSİN İL BAŞKAN ADAYLIĞIMI açıklayarak hızla yola çıktım.

Biliyorsunuz partimin bir neferi olarak Tarsus ilçe teşkilatının kuruculuğu Tarsus Huzurkent Belediye Başkanlığı, Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliği, ardından yerel yönetimlerden sorumlu il yönetin kurulu üyeliği görevini başarı ile sürdürdüm.

Yerel yönetimlerin ve yerelde siyaset yapmanın ne denli zor olduğunu, meşakkatli bir iş olduğunu bilerek ve halka hizmet hakka hizmettir anlayışı ile yıllardır politika yapıyorum.

Siyasetin içinde iken hiçbir zaman kendi nefsim ve kendi çıkar hesaplarım olmadı. Her zaman milletin, halkın, toplumun yararına olacak iş ve çalışmaların öncülüğünü yaptım.

5 Mayıs 2012 gününden bu yana 20 gün geçti.

Bu 20 günlük yol yürüyüşüm esnasında halen bir kısım çevreler:

“kısa süre sonra çekilir, yanında kimse yok, kimse desteklemiyor, arkası boş, genel merkez istemiyor, Başbakan onu istemiyor” gibi yakıştırma ve dedikodularla karşımıza çıkmaktalar.

Bir başka anlatım ve dedikodu ise :

“ 50 oy alsın 60 oy alsın genel merkez bunun hesabını bizden sorar. O arkadaşımız 50 oyu bile bulamamalı” gibi bir heyezan ve serzeniş içinde olanlar var.

Mevcut il başkanlığı ve yönetimi yetkilerini de en ağır şekilde kullandıklarını, delegeye ve ilçe başkanlarına söylemleri ile manevi bir baskı uyguladıklarını, her fırsatta gittikleri her mecrada şahsıma karşı karalama politikası güttükleri, düştükleri durumun göstergesidir.

Düne kadar partilinin ve seçmenin telefonlarına çıkmayan, il ve ilçe yöneticilerinin dahi aradığında makamında bulamadığı mevcut il başkanı harıl harıl sahaya indi ilçeleri geziyor, “sn. Başbakanımızın kendisini ısrar ile istediğini, kendisinden başkasını istemediğini, genel merkezin adayı olduğunu, kendisinin ve ailesinin (özellikle ablasının) çok yakın tanıdığı olduğunu, Başbakan ile 1 saat görüştüğünü ve bunun yarım saatini hoş sohbet şeklinde geçtiğini” anlatarak, manevi bir baskı kurmaya çalışmaktadır.

Daha da ileri gidip, “ben iş adamıyım. Hem de çok başarılı bir iş adamıyım. İl başkanlığı benim meselem değil. Ben aslında istemiyorum. Ama başbakanın ısrarı ile bu işi sürdürüyorum. Benim ihtiyacım yok. Üç yabancı dil biliyorum. Gezmediğim yabancı ülke kalmadı” gibi söylemler içine giriyor.

Bir başka mecrada; “ben ve benim yönetimimde olan hiç kimse devlet ile iş yapmıyor, ihale almıyor, kurum ve kuruluşlardan iş kovalamıyoruz, ben bazılarını işini ve önünü kestiğim için ve bazı siyaset tüccarlarını ekmeğinden ettiğim için beni istemiyorlar” gibi söylemlerde bulunuyor.

Oysa kendisinin il yönetiminde başkanlık divanında olanların devletten ihale yolu ile aldıkları işlere resmi kurumlara kestikleri faturalar ortalıkta dolaşıyor.



Bu siyaset tüccarları kimdir, işini ve ekmeğini kestiği kişiler kimdir, bu partinin adını kullanıp da devlete zarar verenler kimlerdir, bunları biliyor ise açıklasın. Partiye emek vermiş hizmeti olmuş kişileri ve Milleti zan altında bırakmasın.
Biz dedikodudan uzak partinin kurucuları, emeği geçmiş emektarları ile yol yürüyoruz.

Halen aday olmak isteyenlere karşı korkunç bir manevi baskı uygulanmakta ve benim adaylık açıklamamdan sonra da bana değişik metot ve uygulamalar ile manevi baskı yapmakta, beni destekleyen kişilerin iş hayatına da resmi kurum ve kuruluşların ağırlığı kullanılarak baskı kurulmaktadır.

Bu tür hareketler il başkanımızın ne denli koltuğa sarıldığını ve koltuğu bırakmamak için ne denli bir gayret ve çaba içinde olduğunun açık göstergesidir.
Bunlar belden aşağı vurma taktikleri olup çirkin politikalardır. Bize yakışmaz ve partimizin hizmetinde olan ve hizmet etmiş herkesin bizim başımızın üzerinde yeri vardır.
Biz kavgadan yana değiliz ve hiçbir zaman mizacımız buna uymaz.
Barış, huzur ve mutluluğun tahsisi için çaba gösteren liderimiz ve BAŞBAKANIMIZ SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ‘ın izindeyiz.

Hizmete ve üretime talibiz.

Laf üretmeye değil, iş üretmeye,

Sorun değil çözüm üretmeye talibiz." dedi.

Akgül"Ak Partililer her işte ve her başarıda birlik ve beraberlik duygusu içinde saygı- sevgi çerçevesinde el ele tutuşarak yol yürümüşlerdir.

Biz Mersin’in geleceğini belirleyecek olan ve partimizin 2023 hedeflerine uygun yerel bazdaki önemli hizmetleri vereceğiz.

Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın ve hiç bir endişe duymasın.

Değerli arkadaşlar,

Hükümetimiz kararlı adımlarla yol kat ediyor.

Bakın 2/B yasası çıktı.

Bu yasa bazı çevrelerce farklı anlatılıyor ve sanki yanlışlıklar yapılacak da gerçek hak sahipleri göz ardı edilecek, köylü, çiftçi mağdur edilecek gibi aktarılıyor.

Kesinlikle yanıltıyorlar.

2/B de hata, kasıt, yanlı davranmak olmayacak ve bu uğurda hak eden hak sahiplerinin sonuna kadar yanında olacağız.

Ayrıca teşvik yasası çıktı. Biz bölgemiz sanayici ve iş adamlarının yanında olacağız ve yöremizin kalkınması için cansiperane çalışacağız.

Bu duygu ve düşünceler ile hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Katılımınız için teşekkür ediyorum."şeklinde konuştu.








25 Mayıs 2012 Cuma

Çukurova Kalkınma Ajansından 1 milton TL kaynak


ÇKA Genel Sekreteri Zekeriya Şarbak, yaptığı yazılı açıklamada şu hususları belirtti: ÇKA tarafından yürütülen ''2011 Yılı Mali Destek Programları'' kapsamında desteklenen projelerle birlikte DFD 2012'nin başvuru açılışının, 17 Mayıs'ta Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın katıldığı törenle gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Bu destek türüyle desteklenecek faaliyetler için ÇKA tarafından tahsis edilen toplam kaynak tutarının 1 milyon TL olduğunu ifade eden Şarbak, verecekleri desteğin 21 bin 500 TL ve 86 bin TL arasında olacağını vurguladı.
Öncelikli amaçlarının, Adana ve Mersin'i kapsayan TR62 Düzey 2 Bölgesi'nin kalkınması ve rekabet gücü açısından önemli fırsatlardan yararlanılmasını sağlamak olduğuna işaret eden Şarbak, yerel yönetimlerden üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarından organize sanayi bölgelerine kadar birçok kamu kurum ve kuruluşunun bu destek programından faydalanabileceğini belirtti.
Şarbak, ÇKA tarafından bu yıl ilk kez başvuru kabulüne başlanan DFD programıyla ilgili şunları kaydetti:
''Program bölge ekonomisine yönelik tehdit ve risklerin önlenmesi için acil tedbirler almakla birlikte, kritik öneme sahip araştırma ve planlama çalışmaları yapmayı amaçlıyor. Bununla birlikte DFD, bölgenin yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesini geliştirmeye yönelik iş geliştirme ya da teknoloji geliştirme merkezleri, teknoparklar gibi kuruluşların kurulması amacıyla yapılacak ön çalışmalar başlatmayı ve gerçekleştirmeyi de hedefliyor.''
Şarbak, DFD başvurularının 31 Ekim'e kadar devam edeceğini bildirdi.

Mersin Üniversitesi projelerde dörtte dört yaptı


Üniversiteden yapılan açıklamaya göre,Yapılan değerlendirilme sonucunda “Ekolojik Çevre, Kültür ve Sanat Eğitim Merkezi” projesi en yüksek  puanı alarak birinci oldu. Dış İlişkiler Proje Koordinasyon Biriminden Öğr. Gör. Berna Aysen, Öğr. Gör. Tanla Hatungil ve Öğr. Gör. Mesut Uzman tarafından hazırlanan, koordinatörlüğünü Prof. Dr. Ülkü Çömelekoğlu'nun yapacağı proje; göçün yoğun olarak yaşandığı dezavantajlı bölge olan Mersin Akdeniz ilçesindeki çocuklar ve ailelerinin sosyal ve kültürel gelişimlerinin desteklenerek kent yaşamına entegrasyonlarının sağlanmasını hedefliyor. Göç ile gelerek Mersin Akdeniz İlçesinde yaşayan; 7-12 yaş grubundaki ilköğretim öğrencisi 60 çocuk ve ailelerini kapsayan proje ile; Mersin’de göç ile gelen dezavantajlı guruba yönelik, ilk kez çeşitlendirilmiş, alternatif, toplum temelli bir hizmet geliştirilmiş olacak. Hedef grubun, “Ekolojik Çevre Kültür ve Sanat Eğitim Merkezi’ faaliyetleri ile bilimsel, sosyal kültürel ve sanatsal gelişimleri desteklenerek topluma entegrasyonlarının önündeki engeller kaldırılmış olacak. 265.902,45 TL bütçeye sahip olan projenin bitiminde Merkez,  üniversite bünyesinde faaliyetlerine devam edecek.



Tarsus Teknik Eğitim Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. İrem Ersöz Kaya’nın kooordinatörlüğünde Tarsus’ta yürütülecek “Bir Fırsat Bulsam Mesleğim Olsa” projesi ise, Tarsus’a iç göçle gelmiş ve mesleki yeterliği olmayan, ilköğretim mezunu 30 anne ve ortaöğretim mezunu 30 erkeğin mesleki yeterliliklerinin arttırılarak işgücü piyasasına yaklaştırılmalarını hedefliyor. Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası, Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin İŞKUR’un ortaklığı ile yürütülecek projenin bütçesi ise 210.000 TL olarak belirlendi.

Dış İlişkiler Proje Koordinasyon Birimi tarafından Mersin Büyükşehir Belediyesi için hazırlanan ve Mersin Üniversitesi'nin de ortak olduğu “Mobil Bilgi” adlı proje, değerlendirme sonucu üçüncü oldu. 352. 767,00 TL bütçeye sahip projede, göçle gelerek kentsel varoşlarda yaşayan dezavantajlı nüfusun, bireysel gelişimlerinin desteklenerek kent yaşamına ve sosyal uyumlarına katkıda bulunmak hedefleniyor. Proje kapsamında, Mersin Toroslar, Akdeniz ve Mezitli ilçelerinde yaşayan; 3-6 yaş grubundaki okul öncesi eğitim hizmetlerinden faydalanmayan 3 bin çocuk, bu yaş gurubunda çocuğu bulunan, eğitimin önemi konusunda bilinç düzeyi düşük 600 aile, kamusal hizmetler konusunda bilinçsiz 10 bin kişi ve36 mahalle muhtarının kamusal hizmetler ve okul öncesi eğitimin önemi konusunda bilinçlendirilmesi için seminer ve bilgilendirme faaliyetleri yürütülmesi planlanıyor.

Yine Proje Koordinasyon Birimi tarafından Mersin Büyükşehir Belediyesi için hazırlanan ve Mersin Üniversitesi'nin de ortak olduğu “Çocuk Akademisi” projesi ise 252.760,97 TL bütçeye sahip. Proje; göçle gelerek kentsel varoşlarda yaşayan dezavantajlı çocukların, bireysel gelişimlerinin desteklenerek kent yaşamına ve sosyal uyumlarına katkıda bulunulmasını hedefliyor. Toroslar Belediyesi ve Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de ortaklığında yürütülecek proje kapsamında oluşturulacak “Bilim Otobüsü” ile çoğu dağ köylerinde bulunan 11 pilot ilkokulda 3 bin çocuğa ulaşılması, ‘Oyun ve Drama Atölyesi’, ‘Spor Akademisi’ ve ‘Resim Atölyesi’ programlarından 110 çocuğun faydalandırılması ve 600 aileye bilinçlendirme semineri düzenlenmesi planlanıyor.

Mersin üniversitesi bu projeler ile birlikte toplamda 2.311.821 TL’lik Çukurova Kalkınma Ajansı destekli proje yürütmüş ve ÇKA hibelerinden en çok faydalanan kamu kurumları arasında birinci sırayı almış oldu.

Mehmet Faruk Akar"Öncelikli hedefim CHP oylarını yüzde 50-60’lara yükseltmek"


CHP Mersin İl Başkan Adayı Faruk Mehmet Akar,  Tece’de partililerle bir araya geldi. Akar’a ziyaretinde CHP Mezitli İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Soner Taş, CHP Mezitli Gençlik Kolu Başkanı Çağrı Turan, İl Delegesi Ökkeş Yalçın ve İl Gençlik Kolu Başkan Adayı Ömer Şahin eşlik etti.
Burada partililerle bir sohbet toplantısı düzenleyen Faruk Akar, halkın iradesinin Silivri’de tutuklu olmasını eleştirerek, “İleri demokrasiden bahseden AKP hükümeti, halkın oylarıyla milletvekili olmuş insanları hapiste tutma inadını sürdürmektedir. Bırakınız ilerisini, hangi demokraside milletin vekili zindanlara hapsedilerek halk iradesinin gasp edildiği görülmüştür?” dedi.

Turizm sezonunun açıldığına dikkat çeken Akar, buna rağmen Mersin’de geçtiğimiz yıllara nazaran rezervasyon sayısında büyük bir düşüş olduğunu, bunun nedeninin ise Suriye ile yaşanan sorunlar olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Tarihi bağlarla bağlı olduğumuz komşularımızla sorunlarımız giderek büyümektedir. ‘Komşularla sıfır sorun’ diyerek yola çıkan AKP hükümetinin dış ilişkilerde ülkemizi getirdiği durum ortadadır. Mersin her geçen yıl turist sayısını artıran bir kentti. Bu turistlerin çoğu Arap ülkelerinden ve özellikle Suriye’den gelen turistlerdi. Ancak gelinen noktada AKP’nin politikaları yüzünden bugün Mersin turizmde gerilemiştir. CHP iktidarı ile birlikte tutarlı bir dış politika izlenecek ve ülke menfaatleri heba edilmeyecektir.”
Öncelikli hedefinin CHP oylarını Mersin’de yüzde 50-60’lara taşımak olduğunu vurgulayan Akar, “Taban ve tavan iyi bir kaynaşma içerisine sokulursa Mersin genelinde yüzde 50-60 oyun üzerinde bir oranda oy alacağımızı, bütün ilçe belediye başkanlıklarını da kazanacağımızı düşünüyorum. Yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapıyorum ve bildiğiniz gibi daha önce de il başkanlığı görevinde bulundum. Dolayısıyla tecrübem, hem tabana hem tavana olan yakınlığım ve Mersin halkı ile olan diyaloğum sayesinde, partimi kentimizde sözünü ettiğim seviyeye taşıyabilecek tek isim olduğumu düşünüyorum. İnşallah sizlerin de desteği ile bunu başaracağız ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni öncelikle Mersin’de yeniden birinci parti konumuna, devamında ise ülke genelinde iktidara taşıyacağız” şeklinde konuştu.
Akar daha sonra partililerin sorularını yanıtlayarak Tece’den ayrıldı.

24 Mayıs 2012 Perşembe

İbrahim Gül"Köylerimizin asfalt yollarının yama bakımı yapılabilecek"


Gül yaptığı açıklamada şunları söyledi:"İl genel meclisi  tarafından  2012 yılı yatırım  bütçesi  MHP – CHP    tarafından  yapılmıştır  . bu yapılan  bütçe  , ne yazıkki    köylerimize yapılan  hizmet planlaması  eksik yapıldığından  dolayı  , köylerimizin  asfalt yollarının  yama  yapılabilmesi  için  malzeme alımı  ile   ilgili   2012 bütçesinde para  ayrılmamıştır.

Girişimlerimizle  yedek  ödenekten  karşılanmak üzere  asfalt yama  malzeme alınması için  500.000  tl   ayrıca     iş makinaları ve araçların   yedek parça    ihtiyacı  içinde  200.000  tl  para çıkartılmıştır  .  Bu para  çıkartılamamış  olsaydı  köylerimizin  yollarının  bu yıl   yama  bakım işi yapılamıyacaktı  .
Ak Parti  meclis üyeleri  olarak    bizler  yanlış ve eksik yapılan  bütçeye  rağmen  işlerin ve  hizmetlerin aksamaması için  elimizden gelen  tüm çabamızı ortaya  koymaktayız

2012 yılında  tüm  köylerimizin   yol bakım  yaması    yapılacaktır  .

Ak Parti  iktidarında  Mersin'de bulunan  köylerimize  hizmet  etmeye  devam edeceğiz  bundan kimsenin  endişesi olmasın ."

Arkeo-Sev'den Modern Arkeoloji binası müzesi kampanyası


Arkeo-Sev'den yapılan açıklamada şöyle denildi:
Bilindiği üzere, Mersin'e  yeni bir "arkeoloji müze binası" konusu uzun yıllardır bir "proje" halindedir.

Arkeo-Sev sivil platformu, Mersin Müzesi yetkilileri ile dayanışma halinde, geçen yıl, 22 Temmuz 2011 tarihinde, "Mersin'e Modern Arkeoloji Müze Binası İstiyoruz" temelinde bir kampanya başlatmış; bazı milletvekillerimizin de katıldığı bu kampanya, kent içi ve dışından sivil ve resmi bir dizi kişi ve kurumun desteğini kazanmıştı.

Yerel ve ulusal yazılı-görsel medyada  "Yeni bir müze binası istiyoruz!"  ana başlıklı kampanyamız yer bulmuş; değişik gazeteciler bu konuya ilişkin yazılar yayınlamıştı.

Mersin Valisi Sayın Hasan Basri Güzeloğlu'nun, 19 Ekim 2011'den itibaren gazetelere yansıyan "Mersin'e yeni bir Arkeoloji Müzesi yapılacağı müjdesi" bizleri sevindirmiş ve umutlandırmıştı.

Ne var ki, 18 Mayıs 2012 tarihinde, Mersin Müzesi'nde gerçekleşen "Müzeler Günü"nde, müze md. sayın Songül Ceylan Bala, konuşması sırasında, Mersin Deniz Müzesi bitişiğindeki, Mersin Arkeoloji Müzesi için tahsis edilmiş olan parselin, "Kütüphane binası" projesine aktarılacağı yönünde  bilgiler vermiştir.

Arkeo-Sev olarak Mersin için modern bir kütüphane binasına karşı değiliz; tersine destekleriz. Fakat, yıllardır Müze'ye tahsis edilen bu alanın, yanında Deniz Müzesi bulunan ve "kentin prestij örneği" olması gereken Arkeoloji Müzesi parselinin, bir takım "açıklanmamış başka projelere" kurban edilmesinden yana değiliz.

Bu konu, sadece Müze'nin  ve-ya Arkeo-Sev'in ilgi alanı değildir. Modern kentlilik bilinci içinde bulunan tüm medyamızın, sivil ve resmi kurumlarımızın, tüm vatandaşlarımızın konusudur.

Bu gerekçelerle, "Mersin'e Modern Bir Arkeoloji Binası" talebine herkesin, daha kuvvetli bir şekilde sahip çıkmasını bekliyoruz.

Arkeo-Sev Sivil Platformu


http://arkeosev.blogspot.com/2011/07/arkeo-sev-mersine-arkeoloji-muzesi.html

http://arkeosev.blogspot.com/2011/07/mersine-modern-arkeoloji-muze-binas.html

http://www.facebook.com/events/216749605029959/

6. Yapı ve Emlak Fuarı açıldı


Katılan firmaların azlığı ve sönük geçmesiyle dikkat çeken fuarın açılışında konuşan Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Mersin'in değerlerinin buluşmalara ve sektörel birlikteliklere sahne olduğunu belirtti. Fuarın bu anlamdaki en üst düzey organizasyon olduğunu ifade eden Güzeloğlu, yapı ve emlak alanının Mersin ve Türkiye için önemine dikkat çekti.


Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisine girme iddiasını şimdiden gerçekleştirebilmek için çaba sergilediğini anlatan Güzeloğlu şöyle devam etti: "2023 hedeflerinde 7,5 milyon konut ihtiyacı görülüyor. Yeni konutların yapılması gereği de raporlarda karşımızda çıkıyor. Bunun 4 milyonu, nüfus artışı ve kentleşme gereklerinden, geri kalan kısmı da kentsel dönüşümden olacak. Bu büyüklükteki yapı stoku çerçevesinde baktığımız zaman bundan etkilenecek ve yeni konut artışı pastasının pay alacak kentlerinin başında da Mersin yer alıyor."dedi


Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut ise kesintisiz olarak fuarın 6'ıncısını gerçekleştirmenin sevincini yaşadıklarını söyledi. Aşut, fuar ile inşaat ve konut sektörünün temsilcilerini bir araya getirerek Mersin'in tanıtım ve ekonomik hayatına katkı sağladıklarını vurguladı. Konuşmaların ardından fuarın açılışını gerçekleştirilerek stantlar gezildi.

6 bin metrekarelik alanda gerçekleştirilen fuarda 70 firma yer alıyor. Fuarda arıtma tesislerden ısıtma-soğutma sistemlerine, ahşap koruma malzemelerinden elektrik aksamlarına kadar 30'dan fazla kalemde ürün sergileniyor.